Kuran'ın Tanrısı Nerede?


Mülk suresinin 16. Ve 17. ayetlerinin, Diyanet'in resmi çevirisindeki anlamı şöyle:

"Gökte olan'ın, sizi yerin dibine geçirmesinden güvende mi siniz ? O zaman, yer sarsıldıkça sarsılır. Gökte olan'ın, başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz ? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz."

Ayetlerin başında, "men fi'Sokak-Sema" yer alıyor. Gökte olan anlamında. Bu gökte olan kim ?

Kuşkusuz, anlatılmak istenen, "Tanrı". 

Demek ki bu ayetlerde, "Tanrı"nın gökte olduğu, çok açık biçimde anlatılmakta.

"Tanrı" için "gökte olan" denmesi, bir çok konuda olduğu gibi şaşkınlığa ve bocalamalara yol açmış Müslüman yorumcular arasında. Bir kesimi, buna da dayanarak şöyle demişlerdir:

-Tanrının yeri yurdu vardır. (Bkz. F. Razi, e't -Tefsiru'l-Kebir, 30/69)

Ne var ki buna karşılık şu sorular sorulmuş:

-Tanrı gökte olsa, tanrının gökten daha küçük olması gerekir. Böyle bir şey nasıl düşünebilir?

-Tanrının gökte olduğu düşünülürse, varlığının ve varlığını sürdürebilmesinin, bir başka şeye bağlı olduğunu da düşünmek gerekir. Bu nasıl olabilir ? (Bkz. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 7/5233)

Kuran yorumcularından, "gökte olma" yı , "yerinin yurdunun olması"nı, "Tanrı" ya, "Tanrı" kavramına yakıştırmayanlar pek çok. Ne var ki Kur'an'ın kendisinin, bunu "Tanrı"ya yakıştırdığı ve öyle anlattığı da bir gerçek. Yorumcular, zorlamalı yorumlara sapsalar da bu gerçeği değiştirememekte. İlkel insanlar da, "Tanrı"yı gökte görmezler miydi ve "çağdaş ilkeller"de öyle görmüyorlar mı? Ebu Müslim de, ayetlerde Tanrı için "gökte olan" denmesini, Arapların, Tanrı'yı gökte görmelerine bağlıyor. (Bkz. F. Razi, 30/70)

Bakara Suresinin 210. ayetinde de şöyle denir:

"Onlar, Tanrı'nın ve meleklerin, gölgeli bulutlar (ya da buluttan gölgeler) içinde gelmesini beklerler yalnızca. Ve işin bitirilivermesini...İşler, Tanrı'ya döner."

Diyanet çevirisinde "Allah'ın azbının ve meleklerin tepelerine binip..."biçiminde bir anlam veriliyor. Ayetin sözleri, böyle bir anlama elverişli değil. Ayette, "Allah'ın azabının gelmesinden değil ; kendisinin bulutlar içinde gelmesinden söz ediliyor. Ayette açıkça yer aldığı halde, tanrının bulutlar içinde gelmesi Tanrı'ya yakıştırılmadığı için, çeviriye yorum katılıyor ve "Allah'ın azabının..." deniliyor. Bu yorum, kimi Kuran yorumlarında da var. ( Örneğin bkz. Tefsiru'n -Nesefi, 1/105; Tefsiru'l-Celaleyn, 1/31;Taberi, Camiu'l-Beyan,2/191-192; F.Razi, 5/215 )

"Tanrı"nın bulutlar içinde gelmesi Tevrat'ta da var. Kaynakda zaten orası. Şunları okuyoruz Tevrat'ta:

"Ey Efendi Tanrım, çok büyüksün ! (...) Sensin bulutları kendine araba edinen..." (Tevrat, Mezmurlar, 104:1-2 ) "İşte Efendi Tanrı, hızlı bir buluta binmiş olarak Mısır'a gidiyor. Onun bulunmasından Mısır'ın putları titreyecek..." ( Tevrat, İşaya, 19:1 )

Bununla birlikte Kuran'ın Tanrı'sının da, Tevrat'ın Tanrı'sının da asıl yeri, "tahtı-sarayı" demek olan "arş"ı, "göklerin üstünde"dir. Kuran'da, yeri ve gökleri yarattıktan sonra "arşa dayandığı" bildirilir. Hadislerde de "Arş"ın, göklerin üstünde bulunduğu bildirilir. Arş'a ve Tanrı'nın üzerinde bulunduğu bildirilen "sekiz dağ keçisi" ne ilişkin ayet ve hadisler sunulduğunda ayrıntılar görülecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, Muhammed'in de, "Tanrı'yla görüşüp konuşmak için göklerin ötesine, O'nun "arş"ına gittiği bildirilir (Mirac olayı). Tevrat'ta da şu tür anlatımlar göze çarpar: "Göklerin göğü üstüne binmiş olana ezgiler söyleyin!" (Tevrat, Mezmurlar, 68:33) "Efendi Tanrı, kutsal tapınağındadır. O'nun tahtı göklerdedir." (Mezmurlar, 11:4) "Efendi Tanrı, tahtını göklerde kurdu."

İlk çağların ilkellerinin de, çağdaş ilkellerin de "tanrı"larının yeri göklerdir.

Tanrı'nın asıl yerinin göklerde olduğu bildiriliyor. Ama bu, Tanrı'nın o yerden, zaman zaman inmesine engel değil. Kuran'da Tanrı'nın "kıyamet günü, meleklerle birlikte geleceği" (Fecr:22), "Tahtı'nı taşıyan 8 melekle geleceği"(el Hakke: 17) bildirilir. Hadisçilerce tartışmasız sağlamlıktaki bir hadiste de Muhammed, şöyle der:

"Efendi Tanrımız, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında, dünya göğüne iner..."(Bkz. Buhari, e's -Sahih, Kitabu'tanrı-Tehacüd/14;Tecrid, hadis no:590)

Tanrı'nın dünya göğüne inmesini Tanrı'ya yakıştıramayan Müslüman yorumcular, "te'vil" yoluna sapıp yorumlarla durumu kurtarmaya çabalarlar. Ama İbn Teymiyye gibi bu yola karşı çıkanlar, sözlerden ne anlaşılıyorsa öyle anlamak gerektiğini savunurlar. (Bkz. İbn Teymiyye, Der'u Tearuzi'l-Akli ve'n -Nakl Arapça,1971, 1/15)

Turan Dursun - Din Bu 1

Yorum Gönder

8 Yorumlar

  1. tanrı diye, göklerde kimse yoktur.o heryeri kapsayan kozmik enerjidir ve herkesin,ve her nesnenin taa içindedir.herkes ve herşey ondan bir parçayı içinde taşır.(biz size şah damarınızdan daha yakınız.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İLKEL gelişmemiş beyinlerin ürünü olan hayali bir kavramı, kozmik bir enerji olarak yorumlamayı ve şah damarı ile bağ kurmanı çok anlamsız ve yanlış buluyorum. Hepimiz, beş duyu organlarımızla maddi doğayı algılayarak bilgi ve bilinç üreten beyinleriz. Bizi var eden ve kontrol edebilen, ne doğada ne de doğa üstü bir güç yoktur. Zaman içinde doğanın maddi koşulları içinde var olup evrim geçirerek bu güne geldik ve evrim geçirerek devam edeceğiz. Küresel sermaye çıkarlarına, sömürüsüne hizmet ettiği için tanrı kavramının bu güne kadar gelmesine ve devam etmesine göz yummuştur. BEYİN

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı ama bir yanlışlık yapılmış,''men fis semai'' yerine men fi'Sokak-Sema'' yazılmış.Sokak kelimesi araya yanlışlıkla girmiş herhalde,düzeltin isterseniz.

    Men fis semai açıkça gökte olan demek,tanrının gökte olduğunu bildiriyor,bu Kuranın insan ürünü olduğunu,tanrıyı bir mekanla özdeşleştiren ilkel dinlerin etkisinde kaldığını gösteriyor.

    YanıtlaSil
  3. ''Men fis semai'' yerine yanlışlıkla "men fi'Sokak-Sema" yazmışsınız düzeltin isterseniz.O sokak araya yanlışlıkla karışmış sanırım :)
    ''Men fis semai'' açıkça gökteki demek,tekil ve akıl sahibi bir varlıktan,yani tanrıdan bahsediyor.İslam tanrıyı göklerde tasavvur eden ilkel dinlerin etkisini taşıyor.

    YanıtlaSil
  4. Yazıda düzeltmeniz gereken bir başka hata da ''Kitabu'tanrı-Tehacüd'',araya bu sefer ''tanrı'' karışmış,doğrusu kitab-ut tevhid.Bu hadisin geçtiği diğer kaynakları da yazın bence;

    Buhari Daavat: 14,Buhari Kitabu't-Tevhid c.9, s.143 36,
    Müslim: Salâtu'l-müsafirîn 168 ve benzer hadisler 169-170-171-172;
    Ebu Davud c.l,s.364,C.4, s.l83 Tatavvu: 21-Sünnet 19,
    Tirmizi de, C.l, s.90 Salât: 211; Daavât:78

    YanıtlaSil
  5. ölüm sonrası o bilinç ne oluyo peki? yada evrimi oluşturan mikro parça nöron nasıl oluyoda bunları proglanmış gibi yapabiliyo nerden bu değirmenin suyu nasıl?

    YanıtlaSil
  6. ölüm sonrası o bilinç ne oluyo peki? yada evrimi oluşturan mikro parça nöron nasıl oluyoda bunları proglanmış gibi yapabiliyo nerden bu değirmenin suyu nasıl?

    YanıtlaSil
  7. Ayetleri kendi çapınızda yorumluorsunuz bu size felsefe dersi değil beyninizin yetmediği şeylerle uğraşmayın çoğu hadis islamcılar tarafından degistirilmis sacma sözler içerir. Allah dünya içinde 7 kat göğü ve 7 kat yeri yaratmış ve sizi insandan sayarsak eğer sizleri en üstün varlık olarak yaratmış siz evrim geçirmeyi ne sanıyorsunuz. Bu güne kadar ölen bir maymunun fosilleriyle karşılaşmadınızmı siz hiç ölü birşey nasl evrim geçiripte insan olur hiçmi aklınız yok. Allah zaten her yerde her zaman var ama biz onu görmüyoruz siz onu yok sayıyorsunuz ne hakla size irade ve ruh vereni yok sayıyorsunuz uyuyunca rüya görmenize hiçmi şaşırmıyorsunuz ? öldükten sonra nereye gideceğinizi sanıyorsunuz siz yazık size.

    YanıtlaSil

Küfürlü, aşağılayıcı, hakaret içeren, içinde fikir barındırmayan ve yazı içeriğiyle ilgili olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Emoji
(y)
:)
:(
hihi
:-)
:D
=D
:-d
;(
;-(
@-)
:P
:o
:>)
(o)
:p
(p)
:-s
(m)
8-)
:-t
:-b
b-(
:-#
=p~
x-)
(k)